Venedik Film Festivali'nde karışık eleştiriler alan 'Anne' filmi bu kez de Türkiye'de eleştirilerin hedefinde.
Başrollerini Jennifer Lawrence ve Javier Bardem'in paylaştığı 'Anne'yi; filmi yazıp yöneten Darren Aronofsky ile konuştuk...
Film öfkeli tepkilerle birlikte övgüler de alıyor.
İzleyicinin tepkisiyle ilgileniyor musunuz?
Aslında filmin izlenmesinden sonra yapılacak konuşmalar hakkında heyecanlıyım.
İnsanların bu filmden, hakkında konuşarak çıkmalarını ve geri gelip tekrar izlemelerini umuyorum. Bu filmde çok fazla şey oluyor. Sinemadaki normal filmlere benzemiyor.
Adeta popüler kültüre bir el bombası atıyor.
Filminizin başrolünde dünyaca ünlü yıldız Jennifer Lawrence var. Lawrence filme nasıl dahil oldu?
Aslında sanırım yazarken Jennifer'ı hiç düşünmemiştim, onun gibi birçok oyuncu genelde dolu olur. Filmimin büyük bütçeli bir yapım olmayacağını, onun da çok meşgul olduğunu biliyordum.
Küçük bir film için vaktinin olup olmayacağı konusunda fikrim yoktu. Filmi hazırlıklarına başladığımızda menajerinden bir telefon aldım; "Gidip Jennifer'la Atlanta'da görüşmelisiniz" dediler.
Onunla bir araya geldiğimde filmle ilgili çok heyecanlıydı ve ilgileniyordu. Kendisi gerçekten çok yetenekli ve korkusuz. Filmdeki karakterini de çok geliştirdi.
Jennifer Lawrence iş arkadaşı olarak nasıldı?
Kendisine çok güvenen biri.
Bir şey mantıklı gelmediğinde bunu çok iyi dile getiriyor. Herhangi bir konuda zorluk yaşıyorsa birinden yardım istemek konusunda hiçbir problemi yok. Bu da özgüveninden geliyor.
Lawrence başlangıçta tasarladığınız rolü nereye götürdü?
Bir senarist; oyuncunun, yazdığınız şeyi alıp sahiplenmesini ister. Kendisi de karakteri çok güzel sahiplendi.
'Cenneti ilk istila eden kişi' rolü için Ed Harris'i neden seçtiniz?
Karizmatik ama aynı zamanda tuhaf ve acıma duygusu uyandıran bir oyuncu bulmam gerekiyordu. Oyuncu seçimini ekranda görülme sırasına göre yaptık. Jennifer'ı bulduktan sonra Javier'i seçtik. Sonra üçüncü karakter çıktı; o da Ed'di.
Javier'in karakterinin birlikte takılmak isteyeceği, birlikte futbol maçı izlemek isteyeceği biri olması gerekiyordu. Ed Harris de o kişiydi; adamın adamı. Ed karakterin gerektirdiği tüm özellikleri taşımayı başardı.